DOLAR
42,5636
EURO
49,6783
ALTIN
5.768,67
BIST
11.007,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Az Bulutlu
Salı Çok Bulutlu
11°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
14°C
Cuma Az Bulutlu
13°C

EÜ’de biyolojik istilalar ve küresel tehditler konuşuldu

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi ve Biyoloji Topluluğu iş birliğiyle  “2.

EÜ’de biyolojik istilalar ve küresel tehditler konuşuldu
REKLAM ALANI
02.12.2025 11:22
1
A+
A-

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi ve Biyoloji Topluluğu iş birliğiyle  “2. Su ve İklim Krizinde Genç Fikirler Çalıştayı” kapsamında, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Kadir Çimen, “İklim Değişikliği ve Küreselleşmenin Güdümünde: Biyolojik İstilalar” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

 EÜ Fen Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe; Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Esin Sipahi Kılıç, Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kerim Çiçek, Biyoloji Topluluğu Danışmanı Prof. Dr. Serdar Gökhan Şenol, Biyoloji Topluluğu Başkanı Furkan Ali Akyol, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Çalıştay da öğrenciler, su ve iklim krizi üzerine hazırladıkları araştırmaları paylaştı.

Sunumunda biyolojik istilalardan bahseden Kadir Çimen, “Biyolojik istilalar, iklim değişikliği ve küreselleşmenin en yıkıcı sonuçlarından biri olarak su ve iklim kriziyle doğrudan ilişkilidir. Bir türün kendi yaşam alanı dışına taşınarak zarar vermesine “biyolojik istila”, bu türlere ise “istilacı tür” diyoruz. Türler çoğunlukla insan eliyle; kasten, ticaret yoluyla ya da farkında olmadan yeni bölgelere taşınıyor. Taraklı medüzün balast sularıyla Karadeniz’e gelmesi ya da aslan balığının ısınan Akdeniz’e yerleşmesi bunun çarpıcı örnekleridir. Aynı şekilde tarım alanlarını tehdit eden agresif istilacı bitki türleri de bu krizi derinleştiriyor. İklim değişikliği, bu türlerin yayılımını kolaylaştırarak etkilerini artırıyor; sıcaklık artışı, orman yangınları ve yüksek karbon oranı istilacıların avantajına çalışıyor. Bu türler yerli türlerle rekabet ederek popülasyonları çökertiyor, biyolojik çeşitliliği azaltıyor ve ekosistemlerin fiziksel yapısını bile değiştirebiliyor. Bugün biliyoruz ki biyolojik istilalar, habitat yıkımından sonra biyolojik çeşitlilik kaybının en büyük ikinci nedeni ve bazı bölgelerde birinci sıraya kadar yükselmiş durumda. Üstelik ekonomik maliyetleri de devasa boyutta; yıllık maliyetin dünya genelinde 423 milyar dolar olduğu ve her on yılda bir dört kat arttığı tespit edildi. Kısacası, istilacı türleri tanımadan ve önlemler geliştirmeden ekosistemlerimizi korumamız mümkün değil” dedi.

“İstilacı türlerle mücadele, su ve iklim krizinin bir parçasıdır”

YAZI ARASI REKLAM ALANI

Türkiye’de tespit edilen istilacı türün sucul ve denizel ekosistemlerimizde yarattığı tahribata dikkat çeken Kadir Çimen, “Türkiye’de 261 istilacı, toplamda 1319 yabancı türün tespit edildiğini biliyoruz ve Akdeniz Havzası’nın bu türlerin yerleşimi için en hassas bölgelerden biri olması, gelecekte daha fazla istilacı türle karşılaşacağımızı gösteriyor. Özellikle sucul ekosistemlerde bu türlerin yarattığı tahribat çok ciddi; örneğin sivrisineklerle mücadele amacıyla ülkemize getirilen doğu sivrisinek balığı, zooplanktonları tüketerek ötrofikasyona ve balık ölümlerine yol açıyor. Yabancı sazan türleri ise yerli sazanlarla çiftleşip kısır yavrular oluşturduğu için genetik çeşitliliği tehdit ediyor. Denizel ekosistemlerde ‘katil yosun’ gibi türler, iklim değişimiyle mücadelede kritik öneme sahip deniz çayırlarını yok olma noktasına getiriyor. Haritalar bize, Türkiye’nin bu türlerin yerleşimi açısından dünyanın en kırılgan bölgelerinden biri olduğunu açıkça gösteriyor. Tropikalleşme ile birlikte hem iklimimiz hem de bölgemizdeki türler değişiyor; habitatlar giderek birbirine benzediği için istilacı türlerin yayılışı kolaylaşıyor. Ancak biyogüvenlik önlemleri, sıkı denetimler, erken teşhis ve vatandaş bilimi ile bu zararları azaltabiliriz. Çünkü biyolojik istilacılarla mücadele, su ve iklim kriziyle mücadelemizin ayrılmaz bir parçasıdır” diye konuştu.

Etkinlikte, Zeynep Baykara, “Su ve İklim Krizinin Model Organizma Olarak Kullanılan Arabidopsis Thaliana Üretimine Etkisi”; Ahmet Yağız Ertürk, “Deniz Çayırları ve İklim Değişikliğindeki Rolleri” başlıklı sunumuyla deniz çayırlarının önemini aktardı.  Öykü Erol, “Sulak Alan Kayıpları ve Yanlış Tarım Uygulamaları”; Arda Köroğlu, “Tatlı Su Kaynakları Tahribatı Sonucu Ekolojik Denge Bozulması”; Melike Ceylan, “Körfez Sorunu ve Deniz Yaşamı: Biyoçeşitliliğin Tehlikede Olan Dengesi”; Kutay Durukan, “Su ve İklim Krizinin Kuşlara Etkisi”; Ömer Faruk Arslan, “Su ve İklim Krizinin Kemirgenler Üzerine Etkisi”; Taylan Ali Ardunç, “Su Kaynakları Tahribatının Kuş Göçleri ve Yaşam Alanlarına Etkisi”; Muhammet Yıldırım ise “Su ve İklim Krizinde Genç Fikirlerin Mücadelesi” başlıklı sunumlar yapıldı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.